Saç dökülmesi ve diğer kafa derisi rahatsızlıklarının belli başlı nedenleri vardır. Kılcal damarlar kan dolaşımıyla saç köklerine gerekli besinleri ve diğer maddeleri sağlar. Kanımız, sürekli hareket eden canlı bir sıvıdır. Bu akışkan iki temel bileşenden oluşur. Bunlar plazma ve kan hücreleridir. Günümüzde saç köklerine besin tedarikini engelleyen birçok faktör maalesef bulunmaktadır. Öncü kişisel faktörler genetik, dolaşım bozuklukları ve yaşlanma iken, çevresel faktörler sigara, sağlıksız beslenme ve kozmetik ürünleri içerir. Ortalama bir insanın vücudunda 5 ila 6 litre kan bulunur. Plazma, kanın% 50-60’ını oluşturur. Geriye kalan yüzde 40 ila 50’yi kan hücreleri oluşturuyor. Temel olarak kan üç tür hücre içerir; eritrositler (kırmızı kan hücreleri), lökositler (beyaz kan hücreleri) ve trombositler (pıhtılaşmadan sorumlu hücreler). Trombositler, en küçük çekirdeksiz kan hücreleridir. Başlıca görevleri kan pıhtıları oluşturmaktır; başka bir deyişle, bir laserasyon yoluyla boşalan kanda bulunan trombositler, kanamayı durduran koruyucu bir tabaka oluşturur. Bu tabaka aynı zamanda yara iyileşmesinde de önemli rol oynar.

Trombosit fonksiyonları yardımıyla yeni dokular büyür.

Yarayı örten kabuk koptuğunda yeni deri büyümesi görülebilir. Trombositlerin bu yönü artık tıbbın diğer birçok alanında kullanılmaktadır. Kendi kanınız sizi geçmişe götürmeye hazır. Son zamanlarda PRP tedavisi, saçlarınızın yeniden sağlıklı hale gelmesine yardımcı olmak için neredeyse ölü saç köklerinizi ve zayıflamış saçlarınızı canlandırmak için kullanılmaktadır. PRP tedavisi, dolaşım bozukluğu, yaşlanma, sigara kullanımı, sağlıksız beslenme ve kozmetik ürünler gibi bazı olumsuz durumların neden olduğu saç dökülmesinin durdurulması veya ortadan kaldırılması için kişinin kanında bulunan yenileyici maddelerin kafa derisine aktarılması esasına dayanır. . Kanda bulunan ve büyüme faktörü adı verilen bu yenileyici ve rekonstrüktif maddeler ekstrakte edilerek saç derisine enjekte edilir.

Diğer enjeksiyon tedavilerine kıyasla PRP tedavisi çok avantajlıdır çünkü etkiler ilk seanstan sonra bile görülebilmektedir. Bu prosedürün temeli doku rejenerasyonudur. Bu işlem toplamda 30 dakika sürerken herhangi bir ağrı hissedilmez veya iz görülmez. Terapi tamamlandıktan sonra kişi hemen günlük yaşam aktivitelerine başlayabilir. 3 ay boyunca aylık aralıklarla tekrarlanır. Daha sonra yılda bir kez tekrarlanacaktır.